“Gönülden Gönüle Bir Yol”: Kuş Evleri / Hüseyin Türkan
11 Şubat 2021
Sürüngen Günlüğü-3: Seni Sevmem Tesadüf mü? / Muaz Yanılmaz
12 Ekim 2021

Matematik Bulaşık Yıkamanın Neresinde? / Fatma Türkan

Bulaşıkları elde yıkamak eskiden evlerin rutin işleri arasındaydı. Çocuklar bu işe önce “durulama” göreviyle başlar, büyüyüp sıcak suyla iş yapacak yaşa gelince “yıkama” görevine terfi ederlerdi. Birden fazla bulaşık yıkayacak kişi varsa görev paylaşımı yapılırdı. Elde bulaşık yıkamak öyle rastgele yapılacak bir iş değildir. İşlerin belli bir sırası vardır. Yeni nesil bu işlere pek vakıf değil elbet. Bulaşık yıkama işi şöyle bir sırayla yapılır; bulaşıklar yemekten sonra tezgâha dizilir, bulaşığın miktarına ve yağ oranına göre sıcak su hazırlanır. Her evde hızlı su ısıtıcısı olmadığından genellikle demlikle su ısıtılır, yetmeyeceği düşünülürse bir demlik kullanılınca yerine hemen yenisi koyulur. Bulaşık yıkamak için özel bir kap olur. El dayanacak sıcaklıkta hazırlanan suya deterjan eklenir. Yıkamaya geçmeden önce bulaşıkların bir tasniften geçmesi gerekir. Yemek artıkları temizlenir ve belli bir sıraya göre tezgâha dizilir. Bu sıralama az yağlıdan/kirliden, çok yağlı/kirliye doğru olur. Önce bardaklar, sonra kaseler, yemek tabakları, ortada kullanılan daha büyük tabaklar ve en son yeni bulaşık yıkamaya başlayanların yıkamamak için “suda beklettiği” tencereler. Bu sıralama yapıldıktan sonra iki kişi varsa işler daha hızlı ilerler; biri yıkarken diğeri durular. Eğer kişi tek başınaysa tasnife göre biraz yıkar biraz durular. Bardaklar yıkandıktan sonra durulanır, ardından kaselere geçilir. Yıkanan bulaşıklar yeterince kuruyunca hepsi yerlerine koyulur. Her gün en az iki defa tekrar eden bu rutin şimdilerde “günlük hayatla” bağlantı kurulmaya çalışılan matematiğin ta kendisidir.

Ev işlerinde sorumluluk alan çocukların kendi başına karar alma mekanizmaları gelişir. Bulaşık miktarına göre su ve deterjan hazırlamak bir tahmindir. Üstelik problemlerle çocuklara öğretemeyeceğimiz kadar çok değişkeni içerir. Bulaşık miktarı, yağ oranı, sıcak su miktarı… Hatta bu aşamada çocuklar tasarrufu da öğrenir. Bunu da 4. değişken olarak sayabiliriz. Elimizdeki bulaşık miktarına göre bu kararı vermek, problem çözdürürken “verileri değerlendirelim/toplayalım” bölümüne denk düşer. Tasnif etme ve öncelik sırası belirleme ise işlem önceliğine tekabül eder. Çocuk işe nereden başlayacağına kendisi karar verir. Zamandan, sudan, deterjandan tasarruf etmek için sıralama önemlidir. İşler uygun sırayla yapılmadığında sonucun ne olacağını bizzat uygulayarak görür. Çok yağlı tabaklardan başlarsak bardaklarımız yeterince temiz olmaz, tekrar sıcak suya ihtiyaç olur; yani zamandan, sudan ve deterjandan israf etmiş oluruz. Eğer tencerelerden başlarsak da, onlar kuruyana kadar diğer eşyaları koyacak yer bulamayız. Dolayısıyla arada bir alan/hacim hesabı da yapılmış olur. Bu rutinin sürekli tekrarlanmasıyla çocuklar işlerin belli bir sırayla yapılmasının daha kazançlı olduğunu öğrenir; miktarlar ve sıralamalar nedeniyle sürekli kararlar alır. Bu işlemleri sürekli tekrar eden çocuklara işlem önceliği ya da problem çözme basamaklarını anlattığımızda, günlük hayat uygulamalarıyla becerisi gelişmiş olduğu için ezberlemeye gerek duymadan öğrenir.

Günümüzde yeni nesil sorularda matematiği günlük hayatla birleştirmek adına kimsenin anlamadığı miktarlar ve eylemlerden bahsediliyor.  “Fatma bulaşık yıkarken her tabak için5 gr, tencereler için 5 gr deterjan kullanmaktadır. Akşam yemeğine misafirleri gelen Fatma……” Hiçbir şeyin sırlamasına, miktarına karar vermemiş olan çocuklar aylarca anlamakta güçlük çektikleri problemleri çözmeye çalışarak matematiği günlük hayatla bağdaştırıyor (!)

Bir matematik öğretmeni olarak “Merkezi sınavlarda ya da okullarda matematik derslerinde daha başarılı olmak için ne yapmalıyız?” sorusuyla çok sık karşılaşıyorum. Yukarıda verdiğim bulaşık örneğinde, matematik becerisinin gelişmesi ve matematikle günlük hayat arasında bağlantı kurmanın sadece soru çözmekle sağlanamayacağını anlatmaya çalıştım. Çocuklarımıza “Aman sen dersine bak!” demek yerine sorumluluklar vererek sadece iş yapmayı öğretmeyiz, aynı zamanda problem çözebilme becerisini de geliştiririz. Yaptığımız işlere bir de bu gözle bakalım mı?